İnfak, nifakın panzehiridir / Leyl Suresi 5-10



Bir olay yaşanmıştır Medine’de.
Bu âyetler Mekke’de inmiştir ama sahabeden bazıları Medine’de yaşanan bu olaya bu âyetleri çok güzel yakıştırmış.
O olay şu:

Olayın kahramanı, Sabit bin Dahdah El Belevi El Ensari(r.a) isimli bir şahıs.

Olayın çıktığı nokta şöyle:

Medineli varlıklı bir kişinin duvarının hemen kenarında bahçesinin ucunda olan, çok verimli bir hurma ağacı vardır.Hurma ağacının dalları yola ve komşunun bahçesine ağmaktadır.
Yola ve komşunun bahçesine ağan dallarından yere düşenleri de yoldan geçenler ve komşunun yetimleri toplamaktadır.
Bu adam da çok pintidir.Cimridir.Her seferinde onları kimse almasın diye kendince tedbirler almaktadır.

Yine bir gün yere düşen meyveleri komşunun yetimleri toplayıp yerken bahçe duvarından atlayıp, komşunun yetimlerini tokatlamaya başlar.Ellerindeki hurmaları alır.Hatta yetimin birinin ağzına parmağını sokar.Ağzına aldığı hurmayı da alır.

Yetimlerin velisi çok üzülür.Çok incinir.Ve durumu Allah Resülüne şikayet etmek için gelir.
"Ya Resülallah böyle böyle böyle oldu.Komşumuzun bir hurma ağacı vardı.Bir gün dalları dışarı sarkıyordu.Sarkan dallardan dökülüyordu.Dökülenleri de benim yetimlerim yemiş.O da böyle böyle yapmış."

Allah Resülüne de dokunur bu hadise.Çünkü yetimin velisi Allah’tır.Tabiki Resülüllah’tır.
Çağırır bahçe sahibini.Der ki: "Ey falan!Böyle böyle böyle olmuş."
"Evet Ya Resülallah."
"Peki sana bir teklifim var.O ağacı vakfetsen.Ben de Allah’tan sana cennette bir bahçe vermesi için dua etsem ne dersin."

Devlet kuşu insanın başına her zaman konmaz.Alemlere Rahmet olan "Ben de Rabbime senin için cennet vermesi için dua etsem" diyor.Bir ağaca karşılık.Fırsat bindebir düşer insanın önüne.Tıpkı Taifin kaçırdığı Medine fırsatı gibi.
Adam mala köledir.Mal sahibi değildir.Malesef,malının süvarisi olamamıştır.malının atı olmuştur.Veremez.
"Ama" der "Ya Resülallah ben onu çok seviyorum."

Resülüllah ısrar etmez fakat incindiği bellidir.
Bu haber Medine de dalga dalga yayılır.Evden eve, sokaktan sokağa.
Ve haberin ulaştığı kimselerden biri de Sabit Bin Dahdah El Belevi isimli Ensar’dan bir zat haberi alır almaz, yemez içmez o Resülüllah’ın vakfet çağrısını reddeden adama gider.
Ve der ki:
"Bana o hurmanı sat.O ağacını sat.Bir ağaç vereyim sana.İstediğin ağacı.Bak onun iki katı meyve veren benim Medine’nin en iyi hurmalıklarından birindeki en iyi ağacımı sana vereyim."

Zorlu pazarlık öyle bir noktaya gelir ki adam bir ağaca karşılık Sabit Bin Dahdah El Belevi’nin kırk ağaçlık Medinenin en güzel bahçelerinden biri olan bahçesini alır .Sabit gözünü kırpmadan pazarlık sonunda bahçesini bir ağaca karşılık satın alır,satar verir yani ! Bir ağaç alır.Koca bir bahçeyi verir...

Rasyonel mantık bu satışda Sabit Bin Dahdah El Belevi’nin zarar ettiğini, ötekinin de kar ettiğini söylüyor değil mi?
İman mantığı ne diyor bir bakalım!

Sabit göz yaşları içerisinde alışverişi tamamladıktan sonra Allah Resülüne kavuşur.Mescitte onu yakalar ve der ki:
"Ya Resülallah! Duydum ki falana böyle böyle demişsin.Ya Resülallah ben bir bahçeme karşılık, cennetten bir bahçe duası etmeni istemiyorum.Bir ağaç gölgesi için dua et yeter.Bu dua karşılığın da O ağacı alır mısın Ya Resülallah!Bir bahçe karşılığında aldığım ağaç."

Resülüllah'ın alnından güneş doğmuştur.Oradaki hazirun gözlerindeki sevinç yaşlarıyla Sabit Bin Dahdah El Belevi’yi tebrik ederler.Ama asıl tebriği sanırım melekler eder.Allah eder.Ve işte bu âyetler bu zat için yorulur.Yorumlanır.

 "Artık kim verir ve sakınırsa, Ve en güzeli de tasdik ederse, Biz de onu en kolaya hazırlarız (onda başarılı kılarız).
 Kim cimrilik eder, kendini müstağni sayar, Ve en güzeli de yalanlarsa, Biz de onu en zora hazırlarız." (Leyl/5-10)


Dolayısıyla mal sahibi olmak nedir?Malın sahibi olmak nedir?Veya malın insanın sahibi olması nedir?Biz bu örnekten bunu anlıyoruz.

alıntı.

0 yorum:

Yorum Gönder